Ana Sayfa

Dünya


Dünya Kimin için Yaratıldı ? 

O ( Allah ) ki; yeryüzünde bulunan Bütün varlıkları Sizin için yarattı. 
Bakara 29 

* Dünyanın yuvarlak oluşu
Döndükçe kutuplardan basıklaşma
Yarılan yeryüzü


Dünyanın yuvarlak oluşu

Dünya’nın şekli konusunda insanlar asırlar boyu ciddi çelişkilere düşmüşler ve çokları onun bir tepsi gibi düz olduğu fikrini savunmuşlardı.
Son birkaç yüzyılda yapılan mantıksal ve matematiksel açıklamalarla Dünya’nın yuvarlak olduğu tespit edilmiştir.
Ve artık teknoloji gelişip de insanlık uzaya ve aya çıktıklarında Dünya’nın yuvarlak olduğu görsel olarak da ispatlanmıştır.
Oysa ki Kuran asırlar önce bu gerçeğe mucizevi bir şekilde işaret ediyordu.


Gökleri ve yeri hak olarak yarattı. Geceyi gündüzün üstüne sarıp örtüyor, gündüzü de gecenin üstüne sarıp örtüyor.”
Zümer 5


Bu ayet-i kerimede “sarıyor” diye çevirdiğimiz kelimenin Arapçası “kevvera”dır.
Bu kelime Türkçeye de geçen “küre” kelimesi ile aynı kökten gelmektedir.
Bu fiil Arapçada yaygın olarak “başa sarık sarmayı” ifade etmek için kullanıldığı gibi, “yuvarlak bir şeyin üzerine bir cisim sarmak” için de kullanılır.
Baş gibi küremsi bir yapının etrafına sarığın sarılması için kullanılan bu fiil, gecenin gündüzün üzerine sarılmasını ifade etmek için de kullanılmıştır.
Ayette “gecenin gündüzün etrafına sarılması” ifade edilirken aynı zamanda “gündüzün de gecenin üzerine sarıldığı” ifade edilmektedir.
Gece ile gündüzün oluşma sebebi ise Dünya’nın küremsi yapısıdır. Bu da ancak ve ancak Dünya’nın yuvarlak olması durumunda bu ayette ifade edilen fiil ile gerçekleşebilir.


Dünyanın yuvarlaklığına işaret eden başka bir ayette ise şöyle buyrulmuştur: “Bundan sonra yeryüzünü serip döşedi.”
Naziat 30


Bu ayette, “serip döşedi” olarak çevrilen kelime “deha” kelimesidir. “Deha” kelimesi, yaymak anlamına gelen “dahv” kökündendir.
Dahv kelimesi, döşemek, düzeltmek anlamlarına gelse de taşıdığı anlam bakımından basit bir döşeme fiili değildir. Çünkü bu kelime de, yuvarlak olarak düzeltmek, döşemek fiillerini tarif etmek için kullanılmaktadır.

Dahv” kelimesinden türeyen diğer kelimelerde de yuvarlaklık anlamı mevcuttur. Örneğin çocukların topu yerdeki bir çukura düşürmeleri, taş atıp çukura düşürme yarışları, cevizle oynanan oyunlar hepsi “dahv” kelimesiyle ifade edilmektedir.
Devekuşunun yuva yapmasına, yatacağı yerdeki taşları temizlemesine, yumurtladığı yere ve yumurtasına da bu köklerden türemiş kelimeler kullanılır.

Dünya’nın şekli de bir yumurtayı andırır şekilde yuvarlaktır.
Dünya’nın kutuplardan basık küresel şekli, geoit olarak ifade edilmektedir. Bu bakımdan ayette “deha” kelimesinin kullanılması, ALLAH’ın Dünya hakkında verdiği önemli bir bilgiyi içermektedir.


Döndükçe kutuplardan basıklaşma

Onlar görmüyorlar mı ki, gerçekten yeryüzüne yönelip onu uçlarından eksiltiyoruz. ”
Rad 41

Onlar görmüyorlar mı ki, biz yeryüzüne gelip uçlarından noksanlaştırıyoruz.”
Enbiya 44

Bu iki ayet-i kerimede yeryüzünün uçlarından eksildiğinden ve noksanlaştığından bahsedilmektedir.

Acaba gerçekten de yeryüzü uçlarından noksanlaşıyor mu?
Bu noksanlaşmanın manası ne olabilir?
Bu konuda bilim adamları ne demektedir?

Nasa’nın verilerine göre, Dünya’nın ekvator yarıçapı 6378,5 km. iken kutuplardan yarıçapı 6357 km.dir.
Bu yaklaşık % 0,3’lük bir fark demektir. İşte ayet-i kerimedeki “uçlarından eksiltiyoruz” ve “uçlarından noksanlaştırıyoruz” ifadeleriyle kutuplardaki bu basıklığa işaret edilmiştir.

Ayrıca şu noktaya da dikkat çekiyoruz ki:
Ayet-i kerimede “eksilttik” ifadesi yerine “eksiltiyoruz” ifadesi kullanılmıştır.
Bu ifadeden anlıyoruz ki, eksiltilme hâlâ devam etmektedir. Eğer ayet-i kerimede “eksilttik” denseydi, Dünya’nın ilk günden itibaren bugünküşeklinde yaratıldığını anlayabilirdik.
Eksiltiyoruz” ifadesi ise, bir süreç sonunda oluşumu anlatmaktadır. Yani eksiltilme hâlâ devam etmektedir.


Kuran’ın bu ayetinden çıkan şu iki nokta, Dünya’nın yaratılışıyla ilgili bulgularla tam uyum içindedir:

1 - Dünyanın uçlarından eksilme olmuştur. Gerçekten de Dünya kutuplardan basık, ekvatorda ise şişkindir. Ve bu eksilme ayet-i kerimelerde ifade edildiği gibi hâlâ devam etmektedir.
2 - Dünya ilk oluşum anında şu andan farklıydı. Zamanla bir süreç sonunda uçlarından eksilme olmuştur. Bu, Dünya’nın kendi ekseni etrafında dönmesiyle gerçekleşmiştir.
Kuran’ın incelediğimiz ayet-i kerimelerinden çıkan bu sonuç da bilimsel bulgularla tam bir uyum içindedir. Ayet-i kerimelerde bu noktaların dışında başka bilimsel gerçeklere de işaret edilmiştir.
Bunlardan biri, Dünya’nın dönüşü ile beraber Dünya’nın etrafında az da olsa sürekli bir madde kaybının olduğudur.
Ayetteki “ eksiltiyoruz” ve “noksanlaştırıyoruz” ifadeleri, Dünya’nın etrafındaki bu madde kaybına işaret etmektedir.
Bilim adamları, Kuran’ın bu işaretini de doğrulamış ve az da olsa Dünya’nın etrafından sürekli bir madde kaybı oluştuğunu kabul etmişlerdir.
Yine bu ayetler, bir başka yönden de yeryüzündeki karaların azalmasına bakmaktadır.
Manhattan’da bir Nasa araştırma merkezi olan Goddard Uzay Bilimleri Enstitüsü’ndeki bilim adamları, kutuplardaki buz tabakalarının erimesiyle Okyanuslardaki deniz suyu seviyesinin yükselmekte olduğunu keşfettiler.
Artan su miktarı ise daha fazla karayı kaplamaktadır. Deniz kıyıları sular altında kaldıkça, yeryüzünün toplam yüzölçümü veya kara miktarı da azalmaktadır.
Demek, ayetlerdeki “ eksiltiyoruz” ve “noksanlaştırıyoruz” ifadeleri, deniz kıyılarının sularla kaplanmasına ve yeryüzündeki karaların azalmasına da işaret etmektedir.


Yarılan yeryüzü

Yarılan yere yemin olsun ki”
Tarık 12

Yukarıdaki ayette geçen Arapça “sad’a” kelimesi Türkçede “çatlama, yarılma, ayrılma” anlamlarına gelmektedir.
ALLAH’ın yerin yarılması üzerine yemin etmesi, Kuran’ın diğer bilimsel mucizelerinde olduğu gibi burada da dikkat çekici bir duruma işaret etmektedir.
1945-46 yıllarında, bilim adamları mineral kaynaklarını araştırmak için ilk kez deniz ve okyanusların diplerine indiler.
Araştırmalarında dikkati çeken en önemli noktalardan biri dünyanın kırıklı yapısı oldu.
Dünyanın dış yüzeyindeki kayalık tabaka; kuzey-güney ve doğu-batı doğrultulu olup, on binlerce kilometre uzunluğunda çok sayıda genişçatlak ( fay ) ile yarılmıştı.
Ayrıca bilim adamları 100-150 km derinde, denizlerin ve okyanusların altında erimiş magmanın bulunduğunu fark ettiler.
İşte bu kırık ve çatlaklar nedeniyle, denizlerin ortasında yer alan dağlardan dışarı lavlar akar.
Yeryüzünün bu kırıklı yapısı sayesinde, önemli miktarda ısı dışarı atılır ve erimiş kayaların büyük bir kısmı okyanuslardaki tepeleri oluşturur.
Eğer yeryüzünün, kabuğundan yüksek miktarda ısının dışarı çıkmasına olanak veren bu yapısı olmasaydı, dünya üzerinde hayat imkânsız olurdu.