Elçilik serüveni, dolayısıyla insanlık serüveni, bir hata ile başlamıştır.
ilk insan ve aynı zamanda ilk Elçi olan Adem,
yasak meyveyi yediğinden dolayı cennetten çıkartılmıştır. ( Bakara 35 - 37 )
" ibrahim'in, babası için af dilemesi, sırf ona yaptığı vaadi yerine getirmek için olmuştu. Fakat onun ALLAH düşmanı olduğu kendisine belli olunca, onunla ilgisini kesti. Gerçekten İbrahim çok yumuşak huylu ve pek sabırlı idi. "
Tevbe 114 Musa, ahalisinin habersiz olduğu bir sırada şehre girdi. Orada, biri kendi tarafından, diğeri düşman tarafından olan iki adamı birbiriyle döğüşür buldu. Kendi tarafından olanı, düşmana karşı ondan yardım diledi. Musa da ötekine, bir yumruk vurup ölümüne sebep oldu.
Kasas 15
Doğrusu Yunus da gönderilen Elçilerdendi. Hani o, dolu bir gemiye binip kaçmıştı.
Saffat 139 - 140 Hem kendinin, hem de inanmış erkek ve kadınların günahlarının bağışlanmasını dile!
Muhammed 19
( Ey Muhammed ! ) Allah’ın dilemesine bağlamadıkça ( inşâallah demedikçe ) hiçbir şey için « Bunu yarın yapacağım » deme. Bunu unuttuğun takdirde Allah’ı an ve: « Umarım Rabbim beni, doğruya bundan daha yakın olan bir yola iletir » de.
Kehf 23 - 24
( Ey Nebi ! )
Hani sen Allah’ın kendisine nimet verdiği,
senin de ( azat etmek suretiyle ) iyilikte bulunduğun kimseye,
( Himayen Altındaki Eski Köleye )
"Eşini nikâhında tut ( onu boşama ) ve Allah’tan sakın" diyordun.
İçinde, Allah’ın ortaya çıkaracağı bir şeyi gizliyor ve insanlardan çekiniyordun.
Oysa kendisinden çekinmene Allah daha lâyıktı.
Zeyd, eşinden yana isteğini yerine getirince ( eşini boşayınca ),
onu seninle evlendirdik ki,
eşlerinden yana isteklerini yerine getirdiklerinde ( onları boşadıklarında ),
evlatlıklarının eşleriyle evlenmeleri konusunda müminlere bir zorluk olmasın.
Allah’ın emri mutlaka yerine getirilmiştir.
Ahzab 37
Ey Elçi ! Eşlerinin rızasını gözeterek Allah’ın sana helâl kıldığı şeyi niçin kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
Tahrim 1Seni yolunu şaşırmış olarak bulup doğruya iletmedik mi?
Duha 7
Ey Muhammed ! Sabret. Allah’ın va’di şüphesiz gerçektir. Günahının bağışlanmasını iste. Akşam sabah Rabbini hamd ederek tespih et!
Mümin 55
( Elçi ), âmânın kendisine gelmesinden ötürü yüzünü ekşitti ve çevirdi. ( onun halini ) sana kim bildirdi! Belki o temizlenecek, yahut öğüt alacak da o öğüt ona fayda verecek.
Kendini ( sana ) muhtaç görmeyene gelince, sen ona yöneliyorsun. Oysa ki onun temizlenip arınmasından sen sorumlu değilsin.
Fakat koşarak ve ( Allah’tan ) korkarak sana gelenle de ilgilenmiyorsun.
Abese 1 - 10
* insanlar diyor ki :
'Ey Muhammed ! Sen Ömer'in itirazlarına rağmen Bedir esirlerini hemen serbest bırakarak fahiş bir hata yaptın, yaptığın bu hata yüzünden ALLAH bizi neredeyse helak edecekti.
Yeryüzünde ağır basıncaya ( küfrün belini kırıncaya ) kadar, hiçbir Elçiye esirleri bulunması yaraşmaz. Siz geçici dünya malını istiyorsunuz, halbuki Allah ( sizin için ) ahireti istiyor. Allah güçlüdür, hikmet sahibidir.
Allah tarafından önceden verilmiş bir hüküm olmasaydı, aldığınız fidyeden ötürü size mutlaka büyük bir azap dokunurdu.
Enfal 67 - 68
De ki : Ben, yalnızca sizin gibi bir Beşerim.
Kehf 110
* insanlar diyor ki :
Mekke müşrik ordusu senin bu hatan sayesinde kısa sürede tekrar toparlanarak Uhud da bizi bozguna uğrattı, senin yüzünden nice gençlerimizi orada şehid verdik.
( Bedir'de ) iki katını ( düşmanınızın ) başına getirdiğiniz bir musibet,
( Uhud'da ) kendi başınıza geldiği için mi " Bu nasıl oluyor ! " dediniz ?
De ki : O, kendi kusurunuzdandır.
* insanlar diyor ki :
Sana 'bu iş böyle olmaz, böyle yaparsak savaşı kaybederiz' dedik.
( Onların bu hali, ) müminlerden bir gurup kesinlikle istemediği halde, Rabbinin seni evinden hak uğruna çıkardığı ( zamanki halleri ) gibidir.
Hak ortaya çıktıktan sonra sanki gözleri göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi ( cihad hususunda ) seninle tartışıyorlardı.
Enfal 5 - 6
* insanlar diyor ki :
ama sen bizi dinlemedin, çünkü sen bir avuç danışmanın ne derse onu yapıyorsun.
O vakit ALLAH'tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın ! Şayet sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi. Şu halde onları affet; bağışlanmaları için dua et; iş hakkında onlara danış. Kararını verdiğin zaman da artık ALLAH'a dayanıp güven. Çünkü ALLAH, kendisine dayanıp güvenenleri sever.
Ali imran 159
* insanlar diyor ki :
Senin bu yönetim tarzın yüzünden biz sürekli bedel ödüyoruz. Senin bu hataların yüzünden yıllardır öz vatanımıza geri dönemedik, yıllarca hac ve umre yapamadık, üstüne üstlük yıllar sonra umre için Mekke'nin dibine kadar gitmişken bile umremizi yapamadık, Hudeybiye'de müşriklerin elebaşı Süheyl b. Amr ile anlaşma imzaladın ve bizi geri döndürdün.
Biz sana doğrusu apaçık bir fetih ihsan ettik.
Fetih 1
* insanlar diyor ki :
Ömer ve Ali başta olmak üzere çoğumuz buna itiraz ettik, bize bu kadar işkence yapan, gençlerimizi öldüren bu canilerle nasıl böyle bir anlaşma yaparsın, dedik ama bizi dinlemedin, bizi çılgına çevirdin, içimiz kan ağlayarak geri döndük.
'Sen bu müşriklerle daha önce de anlaşma yapmamış mı idin ? Onlar bizi sırtımızdan hançerlemediler mi ? Artık yeter ! Bu senin kaçıncı kandırılman ! ...' dedik, ama dinlemedin, boynumuzu bikerek tıpış tıpış bizi Medine'ye geri döndürdün.
Müşriklerle anlaşma yaptın, bizi sırtımızdan hançerledileri. Yani kandırıldık.
ALLAH ve Elçisinden kendileriyle antlaşma yapmış olduğunuz müşriklere bir ihtar !
Tevbe 1
* insanlar diyor ki :
Çevrendeki münafıkları tanıyamadın.
Çevrenizdeki bedevi Araplardan ve Medine halkından birtakım münafıklar vardır ki, münafıklıkta maharet kazanmışlardır. Sen onları bilmezsin, biz biliriz onları. Onlara iki kez azap edeceğiz, sonra da onlar büyük bir azaba itileceklerdir.
* insanlar diyor ki :
Kandırıldın, çevrendeki yalancıları tanıyamadın, onlara izin verdin kandırıldın.
ALLAH seni affetti. Fakat doğru söyleyenler sana iyice belli olup, sen yalancıları bilinceye kadar onlara niçin izin verdin ?
Tevbe 43
* insanlar diyor ki :
Artık yeter ! Müşrikler, Yahudiler, münafıklar, yalancılar. Seni kandırmayan kalmadı. Demek ki sen bu işi beceremiyorsun !
Üstelik sen adil de değilsin ! Sen bizim Huneyn, Hevazin ve Sakif'te kanımızla-canımızla elde ettiğimiz ganimetleri bize değil Kureyş'li kodamanlara dağıttın, yani kamu malını akrabalarına peşkeş çektin.
ALLAH'ın, ( fethedilen ) ülkeler halkından Elçisine verdiği ganimetler, ALLAH, Elçi, yakınları, yetimler, yoksullar ve yolda kalmışlar içindir. Böylece o mallar, içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir devlet olmaz. Elçi size ne verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının. ALLAH'tan korkun. Çünkü ALLAH'ın azabı çetindir.
Haşr 7
* insanlar diyor ki : Kısaca sen becerikli de değilsin adil de değilsin !
Çünkü sen bizimle ilgilenmiyorsun, evine kadar gelip sana sesleniyoruz ama sen bize kulak bile vermiyorsun.
Sana odaların arka tarafından bağıranların çoğu aklı ermez kimselerdir.
Eğer onlar, sen yanlarına çıkıncaya kadar sabretselerdi, elbette kendileri için daha iyi olurdu. ALLAH çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
Hucurat 4 - 5
* insanlar diyor ki :
Yahudilerle anlaşma yaptın, bizi sırtımızdan hançerlediler. Yani kandırıldık.
ALLAH ve Elçisine karşı savaşanların ve yeryüzünde ( hak ) düzeni bozmaya çalışanların cezası ancak ya ( acımadan ) öldürülmeleri, ya asılmaları, yahut el ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut da bulundukları yerden sürülmeleridir. Bu onların dünyadaki rüsvaylığıdır. Onlar için ahirette de büyük azap vardır.
Maide 33
Çapraz diye meal verilen kelime : Karşı / Muhalif demektir.
ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim DEĞİL,
Karşı Çıkmanızdan / Muhalefetinizden Dolayı
Ellerinizi Ayaklarınızı Keseceğim demektir.
Musa ve Harun'un Hatası ! ( Bakınız : Ana Sayfa » Konu Başlıkları )